Mobilya sektöründe giderek artan çevresel atıkları azaltacak bir yaklaşım yükseliyor. Geçmişin huzur veren tasarımları uzun kullanım ömrü gibi sürdürülebilir ilkelerle birleşiyor. İşte karşınızda “Granny chic” yani evlerde büyükanne şıklığı.
Evlerimizi dekore etmeyi seviyoruz. Kanepenin kumaşının deseninden yemek masasının rengine karyolanın malzemesinden büfenin biçimine kadar birçok ev mobilyasını ince ince düşünmek ve birbiri ile bir bütün oluşturacak şekilde bir hikâyenin parçası yapmak insanın içinin mutlulukla dolmasına neden olabiliyor. En yalın haliyle bu yaklaşımla dekore edilen bir evde var oluşun üçlüsü olan beden-zaman-mekân kavramları daha tatmin olmuş olarak bir araya geliyor da denilebilir.
Siz değerli okuyucularımıza bu hafta küresel ölçekte ciddi bir atık yükü oluşturan mobilya sektöründeki sürdürülebilir yaklaşımlardan söz etmek istiyorum. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın 2018’deki bir araştırmasına göre 1960 yılında ülkede 2.2 milyon ton mobilya atığı varken bu miktar 2018 yılında 12.1 milyona yükseldi. Ne yazık ki bu atığın sadece yüzde 20’si geri dönüşüme giderken geri kalan yüzde 80’i çöp olarak dünyamıza zarar veriyor. Hızlı üretim, kısa sürede bozulan mobilyaları satın almak, trendleri takip etmek, ekonomik koşullar ve daha birçok etken bu atık miktarının artmasına neden oluyor.
Unutmadan 2021 Chairish tüketici araştırması özellikle milenyum kuşağından (Y kuşağı; 1981-1996 yıllarında doğmuş kişiler) katılımcıların yüzde 58’inin yeniden satış pazarının sürdürülebilirliğin geleceğinde büyük bir rol oynadığı konusunda hemfikir olduğunu ortaya koydu. Oysa sürdürülebilirliği benimseyen bir mobilya tasarımı zamandan bağımsız olarak her dönemde karşımıza çıkabiliyor. Uzun yıllara yayılan bir kullanım ömrüne bir de o mobilya ile olan anılar ekleniyor. Fransız tasarımcı Michel Ducaroy tarafından tasarlanan Togo kanepeler bunun iyi örneklerinden yalnızca biri.
DÖNÜŞEN MOBİLYALAR
Aynı zamanda yeni sürdürülebilir mobilyalar satın almak kadar ikinci ele yeniden bir kullanım değeri kazandırmak da iklim değişikliğinin etkilerini deneyimlerken mobilya sektöründeki sürdürülebilirlik yaklaşımlarında kendine bir yer tutuyor. Şu sıralar çeşitli sosyal medya platformlarında “ikinci bir şans vermek” bağlamıyla birçok mobilyanın nasıl dönüştüğüne tanık olabileceğiniz ve evde kendi mobilyalarınızla da deneyebileceğiniz yenileme içerikleri yaygın. İşte bu videolarda karşımıza çağdaş, temiz kavramları eşliğinde “büyükanne şıklığı” çıkıyor.
Son birkaç yazdır sahil şeridi evlerinde sahil şeridi “büyükanne” kavramı hakimdi. Nötr tonlar ışığın bu evlerde rahatça dolaşmasına izin verirken doğal renklerde ve dokulardaki mobilyalar/aksesuarlar ve ahşap kullanımı huzurlu hissettirir. Mutfaklarda ise genellikle açık raf sistemleri tercih edilir. Çocukluğumdan bu yana mutfaklardaki açık raflara seramiklerin ve kavanozların yerleştirilmesini sevmişimdir. Zamanın durduğu değil zamanın olması gereken hızıyla aktığı yaşamın izini taşıyan evlerdir. Çevresel sürdürülebilirlik konusunda duyarlılık arttıkça hem sahil şeridi evlerinde hem de kent merkezi evlerinde “büyükanne şıklığını” birçok trendin içinde göreceğiz gibi.