Pazar, Kasım 24, 2024

Karbon Yakalama ve Depolama Teknolojileri Neden Önemli?

Karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında önemli bir rol oynuyor. Yeni bir araştırmaya göre, karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojilerinin, sanayileşme öncesi seviyelere göre küresel sıcaklık artışını iki derece ile sınırlamak amacıyla hızla yaygınlaştırılması gerekiyor. Bu, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için bu teknolojilerin daha fazla projede ve daha geniş ölçekte kullanılmasının önemini gösteriyor.

İsveç’teki Chalmers Üniversitesi ve Norveç’teki Bergen Üniversitesi’nden bilim insanları, karbon yakalama ve depolama (CCS) sektörünün geçmiş ve gelecekteki büyümesini detaylı bir şekilde analiz eden bir çalışma gerçekleştirdi. “Karbon Yakalama ve Depolamanın Uygulanabilir Dağıtımı ve İklim Hedeflerine Ulaşma Koşulları” başlıklı bu çalışmanın amacı, karbon yakalama ve depolama teknolojisinin, 2015 Paris Anlaşması’nın iklim değişikliği ile ilgili hedeflerine ulaşmak için yeterince hızlı bir şekilde gelişip gelişmeyeceğini değerlendirdi. Bu çalışma, teknolojinin mevcut durumu ve gelecekteki büyüme potansiyeli üzerine bir analiz sunarak, iklim hedeflerinin gerçekleştirilmesi için gerekli adımları ortaya koydu.

Karbon yakalama ve depolama teknolojileri, sanayi üretiminden veya taşıma süreçlerinden salınan karbondioksiti yakalayıp jeolojik oluşumlara enjekte ederek depolamak için kullanılan çeşitli teknolojik süreçlerden oluşuyor. Ancak bu teknolojinin rekabetçi hale gelmesi için hala kat etmesi gereken uzun bir yol var ve mevcut pazar, henüz konsept aşamasında bulunuyor. Bu durum, karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin daha geniş ölçekte benimsenmesi ve geliştirilmesi için daha fazla araştırma, yatırım ve politik destek gerektirdiğini gösteriyor.

karbon yakalama ve depolama

Yine de, karbon yakalama ve depolama teknolojileri, sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirme hedefi de dahil olmak üzere birçok iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında kritik bir rol oynuyor. Bu teknolojiler, sanayi ve enerji üretimindeki karbon salınımını azaltarak, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Karbon yakalama ve depolama teknolojileri, hem mevcut sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınması hem de gelecekteki emisyonların önlenmesi için önemli bir çözüm sunuyor. Şu anki kullanım oranı çok düşük olmasına rağmen, doğrudan havadan karbondioksit yakalama (DACCS) ve biyokütle ile karbon yakalama ve depolama (BECCS) gibi bu teknolojiye olan ilgi artıyor. Biyokütle ile karbon yakalama ve depolama, biyokütle enerjisi üretimi sırasında CO2’nin yakalanması ve kalıcı olarak depolanması sürecidir.

Demonstrasyon projeleri ile karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin büyük ölçekli uygulanması arasındaki eksikliğin kapatılması için önemli çabalar gerekiyor. Bu, karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin etkili bir şekilde hayata geçirilmesi ve iklim hedeflerine ulaşılabilmesi için kritik bir adımdır. Daha fazla yatırım, araştırma ve destekleyici politikaların geliştirilmesi, bu geçişin başarısını sağlamak açısından büyük önem taşıyor..

Çalışmanın yazarlarından Jessica Jewell, “Karbon yakalama ve depolama teknolojileri negatif emisyonlar elde etmek için önemli bir teknolojidir ve belirli sanayilerden karbon emisyonlarını azaltmak için de kritik öneme sahip. Ancak, mevcut araştırma sonuçları, demonstrasyon projeleri ile iklim değişikliğiyle mücadele için gereken büyük ölçekli uygulama arasında önemli yatırımların gerektiğini gösteriyor.” dedi.

Karbon yakalama ve depolama teknoloji planları uygulanabilir mi? 

Çalışma, karbon yakalama ve depolama (CCS) projelerinin sayısının artırılması gerektiğini ortaya koydu. Bu, mevcut verimsizliklerin aşılması ve teknolojinin daha geniş ölçekte benimsenmesi için hayati öneme sahip. Karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin gelişimi, Avrupa Birliği’nin Net Sıfır Sanayi Yasası (NZIA) ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki İflas İndirim Yasası gibi yasal düzenlemelere bağlıdır. Bu tür yasal çözümler, karbon yakalama ve depolama projelerinin finansmanını ve uygulanabilirliğini artırarak, iklim hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracak. 

Eğer hedefler gerçekleştirilirse, karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin kapasitesinin 2030 yılına kadar sekiz katına çıkması bekleniyor. Ancak, benzer bir karbon yakalama ve depolama (CCS) projeleri dalgasının on yıl önce başarısız olduğu yönünde endişeler bulunuyor. Bu durum, mevcut planların uygulanabilirliği ve gelecekteki başarı şansları konusunda şüpheler doğuruyor. Geçmişte yaşanan bu olumsuz deneyimlerin, yeni projelerin geliştirilmesi ve desteklenmesi sürecinde dikkate alınması gerekiyor.

2030 yılına kadar CCS kapasitesinin sekiz kat artırılması planlanıyor

Çalışmanın baş yazarı Tsimafei Kazlou, “Araştırmamız, 21. yüzyılın sonunda 600 gigaton CO2’den fazlasını yakalayıp depolayamayacağımızı gösteriyor. Bu durum, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından önerilen birçok iklim değişikliğiyle mücadele senaryosuyla uyumlu değil. Bazı durumlarda, yüzyılın sonuna kadar 1,000 gigatondan fazla CO2’nin yakalanıp depolanması gerekiyor.” dedi.

Ayrıca Kazlou, karbon yakalama ve depolama (CCS) projelerinin başarısızlık oranı devam ederse, bu kapasitenin 2030 yılına kadar yalnızca iki katına çıkacağını ve bunun iklim hedeflerini karşılamak için yetersiz olacağını da belirtti. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşmak için gerekli olan büyümenin sağlanamadığını göstermekte ve karbon yakalama ve depolamanın etkili bir şekilde uygulanması için acil önlemler alınması gerektiğini gösteriyor.

Hızlı karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojisi gelişimi, 1.5 derece Celsius hedefinin ulaşılması için yeterli olmayacak

Önümüzdeki on yılda, karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojisinin, 21. yüzyılın ilk on yılında rüzgar enerjisi sektörünün gelişim hızına ulaşması gerekecek. Bu şekilde, karbondioksit emisyonlarının azaltılması ve 2100 yılına kadar global sıcaklık artışının iki derece ile sınırlanması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşmak için karbon yakalama ve depolama teknolojisinin hızla yaygınlaşması ve etkili bir şekilde uygulanması büyük önem taşıyor. 2040’lı yıllardan itibaren ise, karbon yakalama ve depolama teknolojisinin, 1970’ler ve 1980’lerde nükleer enerji sektörünün büyüme oranına ulaşması gerekecek.

Jewell, “İyi haber şu ki, karbon yakalama ve depolama teknolojisi, diğer düşük karbonlu teknolojilerle birlikte hızla gelişebilirse, iki derece Celsius hedefi ulaşılabilir hale gelebilir. Kötü haber ise, 1.5 derece Celsius hedefinin büyük ihtimalle ulaşamayacağız.” dedi. .

Yazarlar, analizlerinin, karbon yakalama ve depolama (CCS) gelişimini destekleyen politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Ayrıca yazarlar, iklim hedeflerine ulaşmak için güneş ve rüzgar enerjisi gibi diğer karbonsuzlaştırma teknolojilerinin de hızlı bir şekilde geliştirilmesinin önemine dikkat çekti. Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadelede çok yönlü bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ve farklı teknolojilerin bir arada çalışmasının, hedeflere ulaşmak için kritik bir rol oynadığını gösteriyor. 

Daha fazlası...