Romanya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Avusturya ve Slovakya, Boris Fırtınası’nın yol açtığı şiddetli sellerle mücadele ediyor. Yetkililer, birçok kasabanın sular altında kaldığını, milyonlarca kişinin tahliye edildiğini bildirdi. İklim değişikliğinin etkileri göz önünde bulundurulduğunda, bu tür felaketlere karşı önceden hazırlıklı olmak ve riskleri azaltmak için yüksek teknoloji ve çözümleri kullanılabilir.
Hafta sonunda Adriyatik Denizi’nden Karadeniz’e kadar uzanan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde etkili olan Boris Fırtınası, büyük bir felakete yol açtı. Boris Fırtınası, yavaş hareket eden bir alçak basınç sistemi olarak Viyana, Bratislava ve Prag gibi Avrupa’nın birçok kentinde normalde aylarca yağması beklenen yağışı sadece birkaç gün içinde bıraktı. En az 10 kişinin hayatını kaybetmesine ve binlerce kişinin tahliye edilmesine neden olan fırtına, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Avusturya ve Slovakya’da geniş çaplı sel ve su baskınlarına yol açtı.
İklim değişikliği, ekstrem hava olaylarının sıklığını ve yoğunluğunu artırarak doğal afetlerin etkilerini derinleştiriyor. Sıcaklıkların artması, buharlaşmayı hızlandırarak daha şiddetli yağışlara yol açıyor ve bu durum sel riskini artırıyor. Boris Fırtınası’nın Avrupa’da geniş bir alana yayılması, birçok bölgede aniden meydana gelen ağır hava koşulları ve su kaynaklarının aşırı yükselmesiyle sonuçlandı. Bu durum, çok sayıda nehir ve suyolunun aynı anda taşmasına neden olarak büyük ölçekli sel felaketlerine yol açtı.
Boris Fırtınası’nın Avrupa’da yarattığı şiddetli sel felaketleri, iklim değişikliğinin, doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artıran etkilerini gözler önüne serdi. Bu tür krizlerle başa çıkabilmek için akıllı şehir çözümlerinin ve yüksek teknolojiye dayalı yaklaşımların önemi giderek artıyor.
SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, Boris Fırtınası’nın yarattığı yıkımla ilgili olarak açıklamada bulundu: “Boris Fırtınası gibi felaketlerin sonuçlarını en aza indirmek, yalnızca geleneksel yöntemlerle mümkün değil. Dijital ikiz teknolojisi, şehir altyapılarının ve doğal kaynakların veriye dayalı yönetilmesini sağlayarak bu tür afetlerin önceden tahmin edilmesine ve krizlerin etkilerinin azaltılmasına olanak tanıyor. Sanal modellemelerle şehirlerin olası senaryoları önceden test edebilmesi, proaktif kararlar alınmasını sağlıyor. İklim değişikliği ile mücadelede dijital ikiz teknolojisi gibi yenilikçi yaklaşımlar, akıllı şehirlerin geleceği için kilit bir rol oynayacak.”